Bu yazıyı yazıp/yazmamak kararsızlığını yaşıyorum birkaç gündür, aslında derdim yazı değil yazıyı uzun zamandır bekletiyorum da Oyuncak Müzesi ziyaretim sırasında fotoğrafladığım kareleri paylaşıp/paylaşmamakta kararsız kaldım :)
Neyse başladık madem devam edelim…
Aklımda uzun zamandır var müzeye gitmek, ama bir türlü kısmet olmadı; “gülsün diye çocuklar” hep hayat felsefem oldu ve arkadaşım Beste’yi oraya götürmeye karar verdim; beste kolay lokma değil inatçı mı inatçı ama Kadın işte meraklı;
İlk defa orada tanıştık onunla ve koyulduk yollara :)
Göztepe deki o ihtişamlı konak büyüledi zaten ve girdik içeriye aman Tanrım bu nasıl muhteşem bir manzara, her yer oyuncak, her yer gülümseme ve her yer gözyaşı…
Giriş bölümünde bizi güler yüzle karşılayan bir hanımefendi dinleme cihazlarımızı verdi ve bir açtık, Sunay HOCA yine döktürüyor;
“Yol kenarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp harçlığımı atardım bu yüzden en çok denizden alacaklıyım.” diyordu daha o anda pür dikkat oldum, müzeye girerken ki heyecanım katlandı zira gezinti boyunca Sunay AKIN sesiyle eşlik edecekti bize.
Kuruluşundan içeriğine Sunay AKIN’dan dinlemenizi sağlamak düştü bana zira ben yazarsam olmaz Fotoğrafları da en kısa zamanda ekleyeceğim…
İstanbul Oyuncak Müzesi’nde sergilenen oyuncaklar nasıl toplandı?
İstanbul Oyuncak Müzesi’nin giriş katında hangi oyuncaklar sergileniyor?
İstanbul Oyuncak Müzesi’nin birinci katında hangi oyuncaklar sergileniyor?
İstanbul Oyuncak Müzesi’nin ikinci katında hangi oyuncaklar sergileniyor?
“Oyuncakları çocuklarına hayalleri çoğalsın diye alan ülkeler Dünyayı yönetirken, oyuncakları çocuklarına oyalansın diye alan ülkeler onların kapılarında oyalanmaya mahkumdur!“ diyordu Sunay AKIN müze gezisinin bir kesiminde ve anlatıyor Türklerde ve Avrupa da ki oyuncağın önemini, işte o andan itibaren bir düşünme sarıyor, oyuncaklara bakıyorsunuz, düşünüyorsunuz; düşünüyorsunuz, oyuncaklara bakıyorsunuz… Bu konuda daha önce Barış Medeniyettir başlıklı yazımda değinmiştim.
Her yaştan herkese tavsiye ederim İstanbul Oyuncak Müzesini, çocukalrınızı da götürün, onlar çocuk anlamaz diye düşünmeyin, gezsinler ki bilinçaltı güzel şeylerle beslensin, belki kısmeti vardır da Sunay Hoca’yı da müzede görebilir :)
Öte Yandan;
Çocuğunuz ve içinizdeki çocuk için çok sayıda etkinlik yapılan müze çalışanları ve gezginleri ile kocaman bir aile, siz de o aileye katılmak için www.istanbuloyuncakmuzesi.com sitesini gezebilirsiniz.
Bu yazıyı bitirmeden evvel Türkiye İş Bankası ‘na müzeye katkılarından dolayı teşekkürü borç bilirim.
Yakın gelecekte yeniden ziyaret edeceğim ve bu kez oda oda yazacağım müzeyi inaşllah,
Kalın Sağlıcakla…
Bir dahakine beni de götür hocam :)
Sen ki kalbi çocuk gibi insan, üzülmesin diye onlar hep uğraş verdin, inşallah yalnızca kızın üzer seni, çikolata için şeker için… (anladın sen onu) :)
Ve sen çocuk herşeyin en iyisini hak ediyorsun, Yüreğine Sağlık
Başlığı görünce hemen aklıma geldi sözün, “Oyuncakları çocuklarına hayalleri çoğalsın diye alan ülkeler Dünyayı yönetirken, oyuncakları çocuklarına oyalansın diye alan ülkeler onların kapılarında oyalanmaya mahkumdur” … sen büyüme çocuk, neşen hiç bozulmasın… Sevgiler