Hiç düşünüyor muyuz? İstanbul da büyük bir deprem olsa, mesela Dün Ege Bölgesinde olan ve 15 saniye kadar süren afet gibi…
Düşünmüyoruz, düşünsek boş bulduğumzu her yere bina ve hatta Acil Durum Toplanma Noktalarına dahil beton yığınları kondurmayız.
1999 Depremi oldu, o zamanlar sosyal medya vs gibi anlık haberleşme imkanları yoktu, insanlar çöken GSM hatları sebebiyle iletişim kuramadılar lakin o zamandan bu yana gelişen teknoloji yalnızca sosyal medya gibi detayları hayatımıza koydu. Bunun dışında deprem gibi afetlere dair herhangi olumlu bir adımımız olmadığı gibi negatif yönde ilerlememiz devam ediyor. Doğa ile dalga geçtiğimizi sanıyoruz, alev alan her yeşil alanı imara açıp, kuruyan her dere yatağına devasal beton yığınları dolduruyoruz ve nihayetinde hepimizi o kaçınılmaz gerçek bekliyor.
Deprem ile YAŞAYABİLMEK!
Deprem, Sel gibi afetler öngörülemeyen, önlenemeyen ancak önlem alınabilir olaylardır. Bu tip afetlerin oluşumuna meydan vermeyecek faaliyetleri arttırmalıyız; hemen hepimiz ilköğretim seviyesinde ağaçların bu tip doğal afetlere engel olduğunu öğrendik lakin uygulamada büyük sıkıntılarımız var.
Dönüp bakalım 3-5 yıl önce yanan orman arazileri şuan imara açılmış, otel vs gibi beton yığınlarına mahkum edilmiş durumda; DOĞA İNTİKAMINI ALIR, çünkü DOĞA’nın CANI VAR biz o cana kast edersek acımasızlığını ortaya koyar…
Deprem ile yaşamayı öğrenmek adına detaylı birkaç içerik hazırlayacağım,
Afetsiz Günler
Deprem ile yaşamak mı :)
En son rahmetli IŞIKARA’yı seksi falan seçmiştik biz…