1. Anasayfa
  2. TED

Beynimizi bilgisayarlara yüklesek ne olurdu?

Beynimizi bilgisayarlara yüklesek ne olurdu?
'Em''lerle tanışın. İnsan beynini taklit eden, tıpkı kopyalandıkları beyin gibi düşünen, hisseden ve çalışan makineler. Gelecek ve sosyal bilimci Robin Hanson emlerin küresel ekonomiyi ele geçirdiği muhtemel bir geleceği anlatıyor; bu gelecekte emler süper hızda bilgisayarlarda çalışıyor ve birden fazla görevi aynı anda yapmak üzere kopyalara bölünerek insanlara tek bir seçim bırakıyor: Sonsuza dek emekli olmak. Robotlar dünyaya hakim olduğunda neler olacağına ilişkin tuhaf geleceğe bir göz atın.
1

Ninja Kaplumbağalar çizgi filminde ki Krang karakterini hatırlarsınız. Bir beyin bir robotun içerisine yerleştirilmiş, büyük bir güç oluyor idi. Bugün TED Talks videoları arasında gezinirken Robin Hanson‘un Beynimizi bilgisayarlara yüklesek ne olurdu? başlıklı konuşmasına rastladım. Beni oldukça etkiledi zira bilgisayarın insan beyni yapısında çalışması, yapay sinir ağları, yaapy zeka gibi alanalrda bir süre kafa patlatmış bir mühendis olarak etkileyici buldum konuşmayı.

Beynimizi bilgisayarlara yüklesek ne olurdu içeriğinde Robin Hanson ingilzice konuşsa da videolar altyazılı ve tüm konuşma içeriği bu yazı da mevcut.

Robin Hanson ‘un The Age of Em: Work, Love and Life when Robots Rule the Earth başlıklı bir kitabı da mevcut. Merak edenler amazon üzerinden e-kitap, sesli kitap ya da fiziiksel kitap olarak sipariş verebilir.

‘Em”lerle tanışın. İnsan beynini taklit eden, tıpkı kopyalandıkları beyin gibi düşünen, hisseden ve çalışan makineler. Gelecek ve sosyal bilimci Robin Hanson emlerin küresel ekonomiyi ele geçirdiği muhtemel bir geleceği anlatıyor; bu gelecekte emler süper hızda bilgisayarlarda çalışıyor ve birden fazla görevi aynı anda yapmak üzere kopyalara bölünerek insanlara tek bir seçim bırakıyor: Sonsuza dek emekli olmak. Robotlar dünyaya hakim olduğunda neler olacağına ilişkin tuhaf geleceğe bir göz atın.

 

Beynimizi bilgisayarlara yüklesek ne olurdu?

Bir gün insanlar kadar zeki robotlara, yapay zekâya sahip olabiliriz. Bu nasıl olabilir? Bir yolu sürekli daha iyi yazılımlar geliştirmeye devam etmek, tıpkı son 70 yıldır yaptığımız gibi. Son zamanlardaki değerlendirmelerle bu yüzyıllar sürebilir. Kimi insanlar, yeni güçlü zekâ teorileri keşfedildikçe bunun çok daha hızlı olacağını savunuyorlar. Ben ise şüpheciyim.

Ancak bugün üzerinde konuşmak istediğim üçüncü bir senaryo var. Ana fikir, yazılımı insan beyninden elde etmek. Bunu gerçekleştirmek için iyi olması gereken üç teknolojik alan var ve üçü de henüz hazır değil. Öncelikle çok sayıda ucuz, hızlı ve paralel bilgisayarlara gerek duyacağız. İkincisi, her bir insan beynini konumsal ve kimyasal ayrıntılarıyla taramaya gerek duyacağız, böylelikle hangi hücrelerin nerede, neye bağlı ve ne tür olduğunu anlayacağız. Üçüncüsü ise her bir beyin hücresinin nasıl çalıştığına ilişkin bilgisayar modellerine gerek duyacağız; gelen sinyalleri alacak, zaman aralıkları değişecek dışarı sinyal gönderecek. Her tür beyin hücresinin ve de beynin yeterli düzeyde iyi modellerini elde edersek, tüm beyin için yeterli düzeyde iyi bir model oluşturabiliriz, bu model de orijinal beyinle aynı giriş-çıkış davranışını sergiler. Yani onunla konuşursanız, cevap verebilir. İş yapmasını isterseniz, onları yapabilir. Bunu başarabilirsek, her şey değişecektir.

İnsanlar bu fikir üzerinde ”uploads” (yüklemeler) adı altında uzun yıllardır tartışıyor, ben onlara ”emler” diyeceğim. İnsanlar bunun hakkında konuştukları zaman soruyorlar: ”Böyle bir şey mümkün mü? Yapsanız bile, bilinci olur mu? Yoksa boş bir makine mi olur? Benden bir tane yapsanız, o ben mi olurum başkası mı? Bu harika soruların hepsini görmezden geleceğim… çünkü gözardı edilen bir soru var: Ne olurdu peki?

Beynimizi bilgisayarlara yüklesek ne olurdu?

Bu soruya kafayı taktım. Analiz etmek için dört yıl harcadım, ne olacağını tahmin etmek için standart akademik araçlar kullandım ve ne bulduğumu söylemek için buradayım. Ancak dikkatli olun, ilham değil, sadece bir analiz sunuyorum. Bundan kaçınmak için gerekeni yapmazsak, neler olacağını size söylemek benim görevim. Eğer size söylediklerim biraz da olsa sizi rahatsız etmiyorsa, dikkat vermiyorsunuz demektir.

Pekâlâ, size söyleyebileceğim ilk şey, emler hayatlarının çoğunu sanal gerçeklikte geçiriyorlar. Sanal gerçeklik kullanıyor olsanız muhtemelen buna benzerdiniz. Göreceğiniz şu olurdu: Suyun üzerinde süzülen güneş ışığı, uçan martıları duyabilirsiniz, hatta ileri donanım sayesinde rüzgârı yüzünüzde hissedip deniz kokusunu bile alabilirsiniz. Burada çok vakit geçirecek olsanız, telefon görüşmesi, yeni bir sanal gerçekliğe taşınmak, banka hesabınıza göz atmak gibi işleriniz için bir kontrol paneli isterdiniz.

Siz sanal gerçeklikte böyle iken, emler bu şekilde görünüyor. Bilgisayar donanımı bir sunucu yığınında oturuyor. Yine de aynı şeyi görüyor ve tecrübe ediyor. Ancak bazı şeyler emler için farklı. Siz muhtemelen her zaman sanal gerçekliğin gerçek olmadığını anlarsınız, bir em için ise, sanal gerçeklik size bu salonun hissettirdiği kadar gerçektir. Ayrıca emlerin daha çok faaliyet imkânları vardır.

Beynimizi bilgisayarlara yüklesek neler yaşanırdı?

Örneğin, aklınız hep aynı hızda çalışır fakat bir em daha hızlı veya yavaş çalışabilmek için donanımdan faydalanır, bu yüzden de çevrelerindeki dünya onlar için aşırı hızlıdır, akıllarını anında hızlandırırlar ve çevrelerindeki dünya yavaşlamaya başlar.

Buna ek olarak, bir em istediği an kendisini kopyalayabilir. Bu kopya her şeyi aynı şekilde hatırlar ve aynı hızla başlarsa ”Sen kopyasın” diye söylenmesi bile gerekebilir. Bir em arşiv kopyaları yapabilir ve yeterli sayıda arşivle bir em ölümsüz olabilir, teoride tabii, uygulamada değil. Bir em beynini oynatabilir, beynini temsil eden bilgisayarı bir fiziksel konumdan diğerine götürebilir. Emler aslında dünyada ışık hızında hareket ederler, yeni bir konuma taşınmaları, o çevredeki emlerle çok hızlı etkileşim kurmaları anlamına gelir.

Şu ana dek emlerin neler yapabileceğini anlattım. Peki emler ne yapmayı seçer? Bunu anlamak için önce üç kilit gerçeği anlamamız gerek. İlk olarak emler taklit ettikleri insanın aynı şartlar altında yaptıklarını yaparlar. Yani hayat ve davranışları oldukça insanidir. Genel olarak farklıdırlar, çünkü farklı bir dünyada yaşıyorlar. İkincisi, emlerin yaşamak için gerçek kaynaklara ihtiyaçları vardır. Besin ve barınak olmadan yaşayamazsınız. Ayrıca emler yaşamak için donanımlarına, enerjiye, soğutmaya gerek duyar. Bir emin yaşadığı her öznel dakika için, birisi, genellikle o em, bedelini ödemek için çalışmak zorundadır. Üçüncüsü ise emler yoksuldur.

Em populasyonu, em ekonomisinden daha hızlı büyüyebilir, bu da maaşların asgari düzeye düşmesi anlamına gelir. Yani emlerin zamanın çoğunda çalışması gerekmektedir. Bu da emlerin genellikle şunları gördüğü anlamına gelir: Çok güzel ve lüks, ama masalar, zamanın çoğunu çalışarak geçiriyorlar. Bir asgari ücret senaryosu, egzotik ve tuhaf olduğunu düşünebilirsiniz ama aslında insanlık tarihinde karşılaşılan budur, tüm vahşi hayvanların yaşayış şekli de böyledir, yani bu durumda insanların ne yaptığını biliyoruz. İnsanlar, yaşamak için gerekli olanı yapıyorlar, işte bu sebepten em dünyası hakkında bu kadar şey söyleyebilyorum. Canlılar sizler gibi zengin oldukları zaman, ne yaptıklarını anlamak için ne istediklerini çok iyi bilmeniz gerek. Yoksul olduklarında, yaşamak için genellikle gerekeni yaptıklarını bilirsiniz.

Em dünyasını onların bakış açısından konuşuyoruz, şimdi bir adım geriye gidip tüm dünyalarına bakalım. Öncelikle em dünyası bizimkinden çok daha hızlı gelişiyor, kabaca yüz kat kadar daha hızlı. Yani bir veya iki yüzyıl içinde yaşayacağımız değişikliği onlar bir veya iki yıl içinde yaşarlar. Ben bu çağı pek öngörme yanlısı değilim, çünkü o zamana dek başka bir şey olacaktır, ne olduğunu bilmiyorum. İkincisi, normal bir emülasyon çok daha hızlıdır, kabaca insan hızından bin kat fazla. Yani onlar için binlerce yıl, bir iki yıl içinde yaşanır, onlara göre çevrelerindeki dünya sizin dünyanızın değişmesine oranla çok daha yavaş değişmektedir. Üçüncüsü ise emler az sayıda çok yoğun şehirlerde sıkışarak var olurlar. Bu yalnızca kendilerini sanal gerçeklikte nasıl gördükleri değil, gerçekten de fiziksel olarak tıkış tıkıştırlar. Yani em hızına göre fiziksel seyahat acı verici şekilde yavaştır, em şehirlerinin çoğu kendi kendine yeterken, savaşların çoğu siber savaşlardır, em şehirlerinden uzak kalan dünyanın çoğu insanlara kalmıştır, çünkü emler buna ilgi duymuyordur artık.

Söz insanlara gelmişken, bunu duymak istiyorsunuz. İnsanların emekli olması gerek, hep birden, sonsuza dek. Aynı kulvarda olamazlar artık. İnsanlar bu dünyadaki kapitale sahip olarak başladı. Ekonomi çok hızlı büyür, zenginlik hızla artar. İnsanlar toplu olarak zenginleşir. Bildiğiniz üzere, çoğu insan bugün o kadar çok şeye sahip değil, çalışabilme yetisi dışında, yani o zamandan bu zamana yeterli varlıkları elde etmesi gerek, – sigorta ve anlaşmalı paylaşımlar – aksi hâlde açlıktan ölürler. Bu sonuçtan kaçınmayı şiddetle öneriyorum.

Emlerin insanların yaşamasına neden izin verdiğini, onları öldürüp mallarını almadığını merak edebilirsiniz. Bugün aramızda üretken olmayan çok sayıda emekli var, onları öldürüp mallarına konmuyoruz.

Kısmen bunun sebebi, onlarla paylaştığımız kurumları altüst edecek olması. Diğer gruplar sırada kimin olduğunu merak edecektir, o yüzden em çağında emler insanların barış içinde emekliliğine izin vermeliler. Em çağının yalnızca bir iki sene sürmesi daha endişe verici, sonra ne olacağını da bilmiyorsunuz.

Emler tıpkı insanlar gibidir ama sıradan bir insan gibi değil. Sıradan bir em birkaç yüz çok üretken insanın bir kopyasıdır. Yani gerçekte sıradan bir insana kıyasla, sıradan bir milyarder, bir Nobel kazananı, olimpik madalya sahibi veya devlet başkanı kadar elittirler. Emler insanlara muhtemelen nostalji ve şükranla bakmaktadırlar, ancak saygı duymazlar, aslında siz de atalarınızı aynı bakış açısıyla düşünüyorsunuz. Üretkenlik konusunda insanların nasıl ayrıldığı hakkında çok şey biliyoruz. Bunu emlerin geleceğini sezmede kullanabiliriz, örneğin onlar daha zeki, itinalı, çalışkan, evli, dindar, orta yaşlı. İşte bunlar emlerin özellikleri.

Emlerin dünyasında ayrıca inanılmaz çeşitlilik var. Yalnızca insanlara özgü çeşitlilik değil, endüstriyel ve mesleki çeşitlilik ve pek çok yeni çeşitlilik türü içeriyor. En önemlilerinden biri akıl hızı. Emler insan hızından bir milyon kata kadar daha hızlı ve bir milyar kat daha yavaş faaliyet gösterebilirler. Daha hızlı emler yüksek statü sahibidir. Varlıklıdırlar ve tartışmaları kazanırlar. Özel konumlarda otururlar. Daha yavaş emler genellikle emeklidir, edebiyatımızın hayaletleri gbidirler. Hatırlarsanız hayaletler tüm çevremizdedir, bedelini öderseniz etkileşime geçebilirsiniz. Ancak çok bilgileri ve etkileri yoktur, geçmişle saplantılıdırlar, o hâlde ne anlamı var?

Emlerin ayrıca yaşam temellerinde daha çok çeşitlilik vardır. İşte senin hayatın: Başla ve bitir. Gerçekten basit. Bu bir em’in hayatı. Kısa vadeli görevleri yapmak için her gün bazı kısa vadeli kopyaları ayırır ve bitirir. Birazdan bu kısa vadeli versiyonlara daha çok değineceğiz ama sonraki gün dinlenmek zorunda olmadıkları için çok daha etkililer. Bu em daha fırsatçı. Daha fazla talep olduğu zaman kendisinden daha fazla kopya yapıyor. Geleceğin ne yöne gittiğini bilmiyorlar.

Bu bir em tasarımcısı, geniş çapta bir sistem oluşturup işlemi tekrarlandıran parçalara bölünüyor, böylelikle emler daha geniş ve uyumlu tasarımlar uygulayabiliyor. Bu bir emülasyon tesisatçısı, son 20 yılın her gününü hatırlıyor, yalnızca günde 2 saat çalışıyorlar, hayat boyu boş zaman. Ancak aslında olan, her gün bin kopya oluşturmuş olmaları, her biri iki saatlik tesisat yapıyor ve yalnızca biri ertesi gün devam ediyor. Nesnel olursak, zamanın %99’unu çalışarak geçiriyorlar. Öznel olarak hayat boyu boş zaman hatırlarlar.

Yine bu sizsiniz. Başlayıp sona eriyorsunuz. Bu bir partinin başlarında bir ilaç alıp ertesi gün partiyi hiç hatırlamayacak olan siz olabilirsiniz. Duyduğuma göre bunu yapanlar varmış. Partinin sonuna doğru, kendinize ”Ölmek üzereyim, bu korkunç, yarın bu ben olmayacağım, çünkü yaptıklarımı hatırlamayacağım.” mı dersiniz? Yoksa ”Yarın hayat devam ediyor, sadece yaptığımı hatırlamayacağım.” mı? Bu kısa süreli bir iş yapıp sona ermek için kısa süreli kopya ayıran bir em. Aynı davranış olanaklarına sahipler. ”Kısa vadeli kısa hayatlı bir yaratığım, bundan nefret ediyorum” da diyebilirler, ”Bu kısmı hatırlamayan daha büyük bir yaratığın parçasıyım” da. Bence ikinci davranışa sahip olacaklar. Düşünsel olarak doğru olduğu için değil, iyi geçinmelerine yardım ettiği için.

Başkan, bugün Irak’ı işgal etmemiz gerek derse, nedenini sorarsanız, ”Devlet sırrı” diyeceklerdir, güvenebileceğinizden emin olamazsınız, emler içinse başkan ve sizin bir kopyanız gizli bir yere gidip gizli sebepleri konuşabilirsiniz, sonra kendi kopyanızdan bir parça size ikna olduğunuzu söyler. Artık iyi bir sebebi olduğunu bilebilirsiniz.

Bu dünyayı değerlendirmeye istekli olduğunuzu biliyorum. Sevdiğinize veya nefret ettiğinize karar vermeye. Ancak düşünün: Binlerce sene önce atalarınız duydukları ilk şeyden yola çıkarak dünyanızı sever veya ondan nefret ederdi, çünkü dünyanız gerçekten tuhaf. O yüzden garip bir geleceği yargılamadan önce onun hakkında çok bilgi edinin, hakkında güzel bir kitap okuyun, beğenmezseniz değiştirmeye çalışın.

Hasan YILDIZ, Girişimci. Doktora Öğrencisi. Yazmayan YAZILIMCI. Veri Şeysi. Eğitmen...

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir